Cübbe ya da diğer adıyla Cebe Ali Hazretleri, İstanbul’un fethi sırasında önemli bir rol oynamış büyük bir derviştir. İstanbul’un Cibali Kapısı’ndan saldırıya geçtiği için, bu kapıya sonradan onun anısına “Cibali Kapısı” adı verilmiştir. Aslen Mısır’da Sultan Kalavan’ın şeyhi olarak bilinen Cübbe Ali, fethin gerçekleşeceğini haber alarak Bursa’ya gelmiş ve burada Zeyneddin Hâfî tarikatına katılarak post sahibi olmuştur. Dervişliğinin nişanesi olarak at çulundan yapılma sade bir cübbe giydiği için kendisine “Cübbe Ali” denmiştir.
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul kuşatmasını başlatmasıyla birlikte Cübbe Ali, “Ekmekçibaşı” görevini üstlenmiş ve ordudaki bütün askerlerin ekmek ihtiyacını karşılamıştır. Rivayete göre, sırlarına kimsenin vakıf olamadığı bu zat, bir fırın ekmekle binlerce askerin doymasına vesile olurmuş. O dönemin anlatımlarına göre, pamuk gibi beyaz ve yumuşacık ekmeklerle İslam askerini beslerdi Ephesus Day Tour.
Deniz Üzerinde Keramet
Cübbe Ali Hazretleri, diğer gaziler gibi Okmeydanı’ndan gelen gemilere binmeyip farklı bir yol seçti. Tersane Bahçesi önünde, 300 Zeyneddin Hâfî dervişiyle birlikte, deniz üzerine postlarını serip zikir etmeye başladılar. Def ve kudüm sesleri eşliğinde tevhid zikrine daldılar ve gizli sancağını açarak, sanki denizin üstünde yürür gibi postları üzerinde karşı kıyıya geçtiler. Bu olayı kaleden gören düşman askerleri, büyük bir korkuya kapılıp şaşkına döndü.
Bu manevi yürüyüşten sonra Cübbe Ali Hazretleri, Cibali Kapısı’ndan saldırıya geçmiştir. Fetih tamamlandıktan sonra yaşanan bu olağanüstü olaylar keramet olarak kabul edilmiş, kendisi şehit olmuş ve Gül Camii civarına defnedilmiştir. Dervişleri ise daha sonra inzivaya çekilmiş, manevi hizmetlerini sessizce sürdürmüşlerdir.
Horosî Dede ve Horoz Kapısı’nın Menkıbesi
Horosî Dede, İstanbul’un fethine Unkapanı tarafından katılan bir başka önemli derviştir. Bu sebeple Unkapanı Kapısı’na, halk arasında “Horoz Kapısı” veya “Horozlukapı” denmiştir. Çünkü kapının üst kısmında bir horoz kabartması yer almaktadır.
Horosî Dede, Hoca Ahmed Yesevî’nin dervişlerinden olup, Horasan’dan Hacı Bektaş-ı Veli ile birlikte Anadolu’ya gelmiştir. Oldukça yaşlı bir zat olan Horosî Dede, fetih sırasında gece gündüz İslam askerini gafletten uyandırmak için günde yirmi dört defa horoz sesi çıkarır, “Kalkın ey gafiller!” diye nidâ ederdi. Bu nedenle kendisine “Horoz Dede” denmiştir Kuşatma Hazırlıkları ve Donanmanın Harekete Geçişi.
Unkapanı’nda Bir Ziyaretgâh
Yavuzer adında bir mümin, Horosî Dede’ye duyduğu büyük sevgi ve saygıdan dolayı Unkapanı’nın iç kısmında bir cami yaptırmıştır. Bu cami bugün hâlâ Sağrıcılar Çarşısı içinde “Yavuzer Camii” olarak bilinmekte, çevresindeki mahalle de aynı isimle anılmaktadır. Horosî Dede vefat ettikten sonra, Unkapanı Kapısı dışındaki cadde üzerinde bir sofaya defnedilmiştir. Mezarı başına bir abdest musluğu yaptırılmış, burası halkın uğrak ve dua ettiği bir ziyaret yeri hâline gelmiştir.





